sorumadan söylenen her gerçeğin yalanla bir ilişkisinin olduğu günlerdi.
her sabah uyanmak ve katlanmak,
azap'tan bağışıklığa terfi ederken
aklımın oyunlarına yenik düşmeye başlamıştım ve her geçen gün
daha fazla içmek için daha fazla neden
daha çok unutmak için daha çok kötü anı bulmak
elden kayan her bardağın kırılması
ve her ıslak halının yeni bir neden kadar sıklaşması misali
görkeminden hiç bir şey yitirmeden küçülüyordu dünya
bin yıl öncesinin cehennemiydi
ve
bir kaç yıl sonrasının cenneti hayat
alışmak gerekli
öyle diyorlar
öyle de oluyor zaten
öylece
kendiliğinden.