20071028

biliyor ve bilmiyorum



içinde sıkıştığımı düşünüyorum ve dediğim gibi, ahmaklar tarafından kandırılmış gibi hissediyorum kendimi. tanrıyla iddialara girmek, ona rağmen kazanacağını düşünmek, sigorta primleri ve sulu yemek gibi kaygıları olan garip insanlar yığını tarafından aldatılmış olmanın ne kadar kötü olduğunu anlatabilmek için ise onların bilmediği, dokunmadığı, kurcalamadığı bir lisan ile işe koyulmak gerektiğini çözüyorum. çarpılacak duvarların varlığı sorun gibi görünse de, hep aşağıda bir yerlerde bir duvar olduğu ümidi -ya da belki de daha iyisi- kaygısı, önceden melek olanların, sırasıyla bebek, okyanus ve buzlu ağızlarıyla sürünen gece korkuları ve olasılık hesaplarının içinde kaybolmuş zavallı gauss gibilerini rahatlatmaya -ya da daha iyisi devam etmeye- zorlayabilir. öyleyse dostlarım, bizlere öğretilmiş aşktan ötesini bilmediğimizi kabul ederek başlayalım işe derim ben. daha iyi önerileri olanlar çıkacak içinizden, bunu biliyorum ve o daha iyi önerilerinizin daha iyilerinin olma ihtimallerini istiyorum. sokağa çıkabilir miyim şimdi? güvenebilir miyim insanlara? yoksa bir kahve ya da votka daha koyup beklemeye devam mı edeyim? yo, sanmıyorum, bunların gerçek insanlar olması (insanlar olması; insanla rol dansı) gerekmiyor, sizlerin, ikinizin, üçüncünüz belki biraz daha gerçek ama olmamız da gerekmiyor
bitmemiz de,
duvarlara bile gerek yok tanrıya olduğu kadar.
kedilere gerek yok
ısınmaya gerek yok
cüce
hızlı
güzel
vicdansız
sıfatlara gerek yok
uyanıyoruz ya artık
bize de gerek yok.

Hiç yorum yok: