20071102

ortakul


Şimdi ortaokula ilişkin şeyleri hatırlamaya çalışıyorum da, alp'in kazasını hatırlıyorum evet, alçılı kolu ve diş eksiğiydi, trafik kazalarının gerçek olduğunu öğrenmiştim;

sonra ayhan demir miydi, baş müdür muavini, okulun ilk günü kravatsız olduğum için durdurmuştu beni "niye kravatın yok" dedi, "bilmem" demiştim, "senin niye var?" tokat atmıştı bana, hayatımın ilk tokadıydı, ilkokulda örtmen kafamda sopa kırmıştı ama bir tokat olarak ilk... bu pezevengin bir de arabası vardı, skoda, kreç gibi bişeyle boyuyordu onu...
itaat ve disiplin diyordu gözleri, boyun eğmenin gerekliliğini öğrenmiştim;

kızların soyunma odasının camlarını hatırlıyorum, içerden boyanmış olmasına nasıl içerlediğimizi ve o büyük gizemi, içeride tanrısal bir şeyler olduğunu düşünürdüm, bizim soyunduğumuz sınıflardan daha kötü koktuğunu o zamanlar bilmiyordum (halen bilmiyorum yahu sadece tahmin).
kadınların hayatımı karartacağını öğrenmiştim;

serkan'ı hatırlıyorum, basketbol takımına seçilmiştim ben, ama istemiyordum basktbol oynamak, örtmen (düzeltme: o zamanlar hoca olmaya başlamıştı eğitmenler) zorla sokmuştu takıma, sonra bir maç günü, sabah erken gelinecekti ben gelmemiştim, ya uyanamadım ya da uygun şortum yoktu bilmioyorum. 5. ders beden'di, soyunma anında, dersten sonra üzerime çullanmıştı serkan, takım yenilmişti sanırım ve birinin hesap vermesi gerekiyordu, necip vardı onu hatırladım, iriydi o, o olmazdı. kavga etmeyi de bilmiyordum, insana vurmayı hiç... bir ara altıma aldım ama ayırdılar, ayağa kalktık bıraktıkları gibi yine saldırdı, bilmiyorum anımsadığım kadarıyla "tam ben dövecekken ayırıyolardı sora o döver gibi olunca ayırmıyolardı" diye kazımışım aklıma öte yandan pataklamıştı beni muhtemelen, travmatik olabilir... neyse efenim ben dedim, "çok fena kötü benzeticem bu mğngdğmnnın" demiştim aradan zaman geçti unutmuşum, sonra bir baktım okul bitti, "daha iyi oldu" dedim, disipline de veremez hem, heyhat! adam askeri liseye girdi, düğmesi 3 aydan başlıyor, şimdi bekliyorum, hele bir emekli olsun o zaman göstericem gününü...
ve evet, iç acılarına yenik düşenlerin insan erdemlerinden sıyrılabileceğini öğrenmiştim;

elçin'i hiç unutmuyorum, 3 hşeb + 3 kız lisesi 6 yıllık platonik aşkımdı;
kadınlar konusundaki öğretimi perçinledim =)

gamze ve özlem'i anımsayamıyorum, bizim okulda bu kadar güzel hanımlar yoktu...
(iltifat etmeyi başka bir yerde öğrenmiştim)

kısacası (ki bu bile yeterince uzun) o okulda epey bir şey öğrendim, taflan ekimi için topladığım paralarlı zimmetime geçirmekten tutun da, geç kalınan derslere bahane bulma anlarında geliştirdiğim yaratıcılığa kadar bir çok katkısı oldu bana.


  • güncelleme

  • bu yazının tetiği feysbuk bokuydu, çoklu mesajlaşma şeyine aldılar beni ortakullular, sonrasında cücük beyinlinin biri, savaş karşıtı duruş'u kavrayamayıp bir yığın laf etti ve çok öğreticiydi sahiden. okul hayatı falan çok başarılıymış, hep yüksek notlar almış, sonra çok müslüman zekat falan dağıtıyormuş, zengin de öyle işte. sonra benim ne kadar işe yaramaz olduğumdan falan bahsetmiş, bir sürü başka şey, bir tek insan ya da ölebilen herangi başka bir şeyi öldürmenin, 'öldürmüş olmaktan başka ne sebebi olabilir'in yanıtı yoktu kusmuğunun içinde. bu konuda bolca yazayım diye düşündüm başta konu sıkıntısı çekiyorum gibi gelmişti; sonra neyse dedim, galakside yeterince inek boku var, hem daha faydalı, inek boklarını yazayım dedim ben. bir de beynimin bokları var tabii. "güneşi sevmekle başa, gerisi kendiliğinden gelir" bile dedim farkına varmadı ahmaklar.

    Hiç yorum yok: